Türkiye'nin yakın tarihine kara bir leke olarak yazılan "28 Şubat Post Modern Darbesi", ülkemizin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Bu darbe sürecinde devletimizin seçimle gelen yöneticilerini yönetimden uzaklaştırıp, halkın iradesini “bin yıllık” vesayete mahkûm etmek istemişlerdir. Bu işgal harekâtı Türkiye'yi dışa bağımlı bir devlet yapısından kurtarmak isteyen milletin adamlarına karşı yapılmış bir darbedir.
28 Şubat, sadece dönemin hükümetine değil, milletimizin kültürüne, değerlerine, aidiyetlerine kısacası her şeyiyle medeniyetimize yapılmış darbedir. 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan olağanüstü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında adalete, insan haklarına ve özgürlüklere aykırı olarak kararlar alınmış, "irticayla mücadele" adı altında dini hassasiyete sahip olan kişiler yönetimden uzaklaştırılmıştır. Bu kapsamda 8 yıllık eğitim uygulamasıyla Kur'an kursları ve imam hatip okullarının orta kısmı kapatılmış, İmam Hatip Lisesi ve Meslek Lisesi öğrencileri, katsayı uygulaması ile üniversiteye giriş sınavlarında ayrımcılığa tabi tutulmuş, üniversitelerde kurulan “ikna odalarında” başörtülü öğrencilere fiziki ve psikolojik baskılar uygulanmış, yine başörtülü öğrencilerin kayıtları yapılmamış ve üniversiteye girişleri yasaklanarak eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Başta öğretmenler olmak üzere on binlerce kamu görevlisi haklarında açılan soruşturmalar neticesinde memurlar görevinden uzaklaştırılmış, psikolojik şiddet uygulanarak hayaller ve gelecekler katledilmiş, hassasiyet sahibi iş adamlarımıza çeşitli baskılar uygulanmıştır. Bu bağlamda yapılan darbe sadece askeri alanla sınırlı kalmamış, gerek ekonomik gerek eğitim gerekse sosyal ve kültürel alanda Türkiye’nin yüz yıl geri gitmesine sebep olmuştur.
Bir nesli mahkûm eden ve “bin yıl sürecek” denen bütün bu zulmün karşısında hesaplanamayan bir şey vardı. Özellikle Müslümanlara inançlarının unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde "yeni bir uyanışın" fitili ateşlenmişti. Bu karanlık dönem, toplumumuzun birbiriyle kenetlenmesini, bütünleşmesini sağlamış, aylarca Türkiye genelinde ve dünyanın farklı noktalarında kitlesel sivil gösteriler yapılmıştı. Gösterilen bu onurlu duruş, hak ve hukuk mücadelesi anlamında tüm dünyaya örnek teşkil edecek kıymetli bir tecrübe olmuştur.
Bugün geldiğimiz noktada, 28 Şubat Post Modern Darbesi'nin bütün karanlık veçhelerini, çeşitli badirelerini Allah'ın inayeti, rahmeti ve milletimizin ferasetiyle atlatmış bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte, kadim medeniyetimizden aldığımız güç ve tecrübeyle ülkemizin düşünce ve fikir hayatına katkı sunmaya devam edecek, mağduriyetlerin giderilmesi için gayret göstermekten geri durmayacağız.
Yakın zamanda tecrübe ettiğimiz 17-25 Aralık, 15 Temmuz ihaneti gibi darbe girişimlerinin ülkemizde bir daha yaşanmaması için birlik ve bütünlük içerisinde hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız.
UTESAV olarak 28 Şubat darbesi özelinde gerek Türkiye topraklarında gerekse dışarıda yaşanan tüm darbe girişimlerini lanetliyor, halkın iradesine yapılan her türlü zulmün karşısında olduğumuzu belirtiyoruz.
Allah bizlere bir daha o karanlık günleri yaşatmasın.
Mehmet DEVELİOĞLU
UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı
