Düşünce ile Kurulan Bir İlişki

 

Kendi yaşamımda düşünceyle yeni bir ilişki kurmaya çalışıyorum. Düşünmenin neresinde olduğumu sorguluyorum. Aslında farklı konulara dağınık şekilde ilgi duyan bir zihne biraz olsun nizam getirmek ve bu sayede hakikate dair ufacık bir kavrayışa ulaşmayı ümit ediyorum. Bildiklerim ve henüz bilemediklerimin arasında bir ortaklık olduğuna ve o ortaklığı aramaya çalışmak gerektiğine dair bir sezi bu. Bu şekilde yola çıkınca, geçmiş düşünürlerin uğradığı meselelere uğruyor ve onlarla tanışıyorum. Aslında geçmiş düşünürlerle olan ilişki biraz karmaşık çünkü onlarla tanışmaktan öte, onların sordukları soruların benzerlerini soruyorum. Düşünüyor, okuyor ve bunları anlamaya çalışıyor olsam da bir boyutuyla bazı şeylerin tamamlanmamış olduğunu hemen kavrıyorum, nitekim o düşüncenin üzerinden zaman geçmiştir, düşünce dönemseldir veya kendisine benim henüz ulaşamadığım iyi bir eleştiri getirilmiştir. Bu da en nihayetinde düşünceyle bugün için yine benim başbaşa kaldığım anlamına geliyor.

 

Tahsin Görgün, geçmiştekilerin düşünceyle kurdukları irtibatı anlattığı bir konuşmasında ilme’l-yakin bilginin, yani başkalarından duyulan veya yazıdan okunan ikinci el bilginin en zayıf bilgi türü olduğunu söylemişti. Buna göre geçmiş düşünürler, ayne’l-yakin mertebesinde tecrübeye dayalı bilginin daha sağlam olacağını savunmuş fakat onun da eksikliğinden dolayı daha üst bir mertebeye, yani hakka’l-yakin bilme mertebesine ihtiyaç olduğunu söylemişti. Bu nedenle içinde bulunduğumuz koşullar ile ilgili ve onlardan yola çıkarak düşünceyle bir irtibat kurabiliyoruz. Bugün deneyimlediğimiz sorunlar bize bazı bilgilerin yolunu açıyor olabilir. Tahsin Görgün vasıtasıyla tanıştığım Eşref bin Ahmet de insanın içine düşen bu talebi, bir sebeple ilişkilendiriyor. İnsanın nefsi ile aklı arasındaki bu kavga, hakikat arayışından kaynaklanıyor. Madem ki insanın kalbinde bu talep yer edinmiş, o zaman insan kendisini bu arayışa layık görmezse olmaz. Aslında arayışın bir sonu olup olmadığına dair sayısız söyleme bir ekleme yapmak istemesem de en azından düşüncenin neresinde durduğum konusunda bir sorgulama olması bakımından bunları söyleme ihtiyacını duyuyorum.

 

Her nasılsa, muhafaza edilmesi gereken bir şeyden yola çıkarak düşünmeye başlamanın biraz sakıncalı olduğu yargısıyla öyle yapmamaya çalışıyorum. Elbette düşünmeye kalkışırken geçmiş örüntülerimizle düşünüyoruz, fakat bu durum bende, muhafaza edilecek bir öz olduğuna ilişkin bir kaygıdan kaynaklanmıyor. Biraz belirsizlikler içinden doğruyla yanlışı ayırt etme kaygısı, biraz ortak bir kavrayış olup olamayacağı sorusu, biraz pratik çıkmazlara çözüm olacak bir düşünsel temel ihtiyacı dürtüklüyor düşünce dünyamı. Geçmişteki gibi bugün de, içinde yaşanılan koşullardan bağımsız düşünmüyorum anlaşılan, en azından şu aralar.

 

Her an düşünme hali içinde olunmasa da insanın sık sık sorgulamalar içinde olmasının refleks geliştirmesine engel olduğunu görebiliyorum. Aslında bu nedenle bugün bazı refleksler geliştirebilir miyiz diye de soruyorum. Düşünce ile ilişkim bir gün sona erecekmiş de yerini teslimiyete bırakacakmış gibi bir saklı inanca sahibim ki zannedersem bu yargı hatalı olmaya çok yatkın. Belki düşünce hiç bitmiyordur, fakat benim bugün kavramaktan aciz olduğum bir dönüşüme uğruyordur. Ya da teslimiyet zannettiğim şey, durgun bir deniz değildir. Yahut en önemlisi, yetişilecek bir bilgi düzeyi, ulaşılması arzulanan ve ancak belli koşullarda ulaşılabilen bir bilgelik düzeyi, bir hakikat kavrayışı yoktur. Hikmetliliğe duyulan arzunun insanı ne kadar gülünç duruma düşürdüğüne dair yeterince söz söylenmedi mi…

 

Nihayetinde bugün, benim henüz bilmediğim ve tahminen henüz ne olduğunu pek az kimsenin görebildiği bir yeni düşünceye ihtiyacımız var. Bu çabaların, ferdi yani cüzi iradeyi ihmal etmeden, aslında şu an bizi kuşatan “milli iradeleri” de inkar etmeden külli irade ile irtibat kurulması yoluyla meyve vereceğini söylüyor Tahsin Görgün. Düşünce ile ilişki, düşüncede izlenecek bir yolun varlığına inanmakla kuruluyor anlaşılan.

 

 

*** Tahsin Görgün’ün 16 Kasım 2019’daki bir konferansınıdan hareketle yazılmıştır. Tahsin Görgün - Düşünmek Üzerine - Bursa Düşünce Akademisi - 16 Kasım 2019

 

 

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR